Bu Blogda Ara

UYKU VE BEBEK









Bebeklerde uyku düzeninin oturtulması ailenin en önemli sorunlarından biri olmaktadır. Bu yazıda sizlere bu konuda birkaç öğüt verilecektir.

3 ay__:

Yeni doğan bebeğiniz ilk haftalarda günde 17-18 saat uyur. 3. ayda ise uykusu günde 15 saate düşer. Ancak bu uyku hiçbir zaman gece olsun gündüz olsun aralıksız olarak 2-3 saati geçmez. Böylece bu dönemde siz de hiçbir zaman 2-3 saatten fazla aralıksız uyuyamazsınız. Ya beslemek için, ya altını almak için veya sadece oynamak için uykunuz mutlaka bölünecektir. Bu durum çoğu bebekte 5-6.aya kadar sürer.Bu süre içinde size düşen görev bebeğinizin uyku alışkanlıklarını yerleştirebilmek için alıştırmalara başlamaktır.

Bebeğiniz uykusu geldiğinde gözlerini ovuşturmak, kulaklarını çekiştirmek gibi birtakım hareketler yapar. Bu hareketleri öğrenin.

Bebeğinize gece ve gündüzün farkını öğretmeye başlayın.Buna 2 haftalıkken başlayın.Gündüz onunla oynayın, konuşun, ilgilenin. Gece uyku vakti geldiğinde ışıkları karartın, oynadığınız oyunları mümkün olduğunca yavaşlatın. Onun ilgisini çekecek tüm aktiviteleri sınırlayın. Çamaşır, bulaşık makinesi vs. aletleri çalıştırmayın.

6-8 haftalık olduğunda bebeğinize kendi kendine uyuma şansı tanıyın. Onu yatağına yatırın, uyutmak için çaba sarfetmeyin, kucağınıza almayın veya sallamayın. Böylece kendiliğinden uyumayı öğrenme şansı tanıyın.

3-6 ay__:

3-4 aylık olan çoğu bebek günde 15 saat uyur. Bunun yaklaşık 10 saati gece, 5 saati ise gündüzdür. Eskisi gibi her 2-3 saatte bir uyanmamaktadır. Geceleri ancak bir kaç kez beslemek için uyanabilirsiniz. Gündüz uykuları ise 2-3 parti halinde yaklaşık 5 saat olacaktır.Bu dönemde:
Bebeğinizin uyku saatlerini planlamaya başlayabilirsiniz. Geceleri 20- 20.30 sıralarında uyuması uygun olacaktır. Bu saatlerde bebeğiniz çok enerjik görünse de yatmasını sağlayın. gündüz uykularını da belli saatlere planlamaya çalışın.
Yatma zamanı için bir takım alıştırmalar geliştirmeye çalışın. Onu yatırmadan önce oynadığınız oyunları yavaşlatın. Pijamalarını giydirin. Hikaye anlatın, ninni söyleyin. Işıkları azaltın. Bunu her gün yaparak bebeğinizin yatma saati geldiğini öğrenmesini sağlayın.
Bebeğiniz gece uykusunu 10 saat uyuduktan sonra onu uyandırın. böylece gündüz uykularını da düzenli uyumasını sağlarsınız.

6-9 ay__:

Günlük uykusu yaklaşık 14 saattir. 7 saate yakın bir süre hiç uyanmadan uyuyabilir. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde iki kez kısa süreli gündüz uykuları uyuması uyku düzeninin sağlanmasında faydalı olacaktır.
Bu dönemde yatma zamanı için daha önceden geliştirdiğiniz alıştırmaların faydasını göreceksiniz. Artık önceden alıştırdığınız gibi pijamaları giydirdiğinizde , hikaye okuyup ninni söylediğinizde uyku zamanının geldiğini kabul edecektir.
Her gün aynı saatte gündüz uykularına yatmasını sağlayın.
Kendi kendine uyuyakalmasını sağlamaya çalışın.

9-12 ay__:

Bu aylarda muhtemelen bebeğiniz geceleri 10-12 saat ve gündüzleri iki kez yarım- 2 saat uyuyor olacaktır. Size düşen ise yatma zamanı alışkanlıklarını bozmamasını sağlamak, kendi kendine uyuması için gerekenleri yapmak olmalıdır.

12-18 ay__:

Bu aylarda bebeğiniz günde 13-14 saat uyuyacaktır. 18 aylık olduğunda günde iki kez olan kısa gündüz uykularını öğleden sonralarıyarım- iki saatlik tek uykuya indirebilir.Size düşen ise yatma zamanı alışkanlıklarını bozmamasını sağlamak, kendi kendine uyuması için gerekenleri yapmak olmalıdır.

18- 24 ay__:

Geceleri 10-12 saat, gündüzleri 2 saatlik bir öğlen uykusu yeterli olacaktır. Bu aylarda çocuğunuz oluşturduğunuz alışkanlıkları yıkabilmek için çeşitli hilelere başvurabilir.

UYKUDA BEBEĞİNİZİ KONTROL EDİN

Bebeğiniz uyuduktan sonra 5,10 ve 15. dakikalarda kontrol edin. Eğer uyanırsa sırtına birkaç kez yavaşça vurun. Eğer ağlaması kesilmezse uyuyuncaya kadar sinirlenmeden yatağının başında kalın.Ancak yatağından almayın. Bu birkaç hafta sürse bile yılmayın.

Bebeğiniz kendi kendine uyumaya alışana dek her akşam kademeli olarak yanında oturduğunuz sandalyenizi uzaklaştırın. Gerekirse onunla konuşun.

Bebeğinize mutlaka iyi geceler öpücüğü verin. Bu özellikle gergin ve sinirli bebeklerde oldukça işe yarayacaktır.

Bebek Gelişimi 1.Ay

1. Ay Hoş Geldin Bebiş :))

Minik bir bebeğin gelişi ile başlar tüm koşuşturmaca... Özellikle ilk aylar ailenin yeni bireyine alışması, onun ne zaman ne istediğini anlaması biraz zaman alır. Anne karnındaki serüveninden itibaren bebeği doğru tanımak işinizi kolaylaştıracaktır.


Yeni doğan bebekler içinde bulundukları dünyayı ne kadar az algılasalar, bunları da bir o kadar az anlasalar da, daha anne karnındayken sizinle etkileşim halinde olurlar. Bebek fetüs aşamasındayken bile ışık, ses ve ısı değişimlerine duyarlıdır. Hamileliğin son aşamasında parmağını emmeye başlar. Sinir sistemi tam olarak oluşmamıştır, ama tüm ana organları faaliyet halindedir. Bebeğin beyni ana rahminde gelişmeye başlar, doğumdan sonraki birkaç yıl içinde de hızla gelişmeye devam eder.

Yeni doğan bir bebek başlangıçta çok güzel görünmeyebilir. Yüzü tuhaf bir renkte ve dolguncadır. Gözlerinin altı şiştir ve bedeni sonradan kaybolacak olan tüylerle doludur. Cildi ise bebeğin doğumunu kolaylaştıran, çoğunlukla beyaz ve ağdalı bir madde olan “verniks” ile kaplıdır. Doğum sonrası yapılan ilk banyo ile bu maddenin bir kısmı atılır, kalanı 24 saat içinde vücut tarafından emilir.

Bebeğinizin bu görünümü karşısında düş kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ama bu durum geçicidir. Ana rahminin koşulları ve doğum sırasında yaşanan sıkıntıyı düşünürseniz bebeğinizin durumu hiç fena sayılmaz, dolayısıyla ne kendinize ne de bebeğinize kötü anlar yaşatmayın.

Normal bir bebeğin kilosu doğum sonrasında 2.8 ile 4.5 kg. arasında olduğu gibi bu değerlerin biraz altında ya da biraz üstünde de olabilir. Boyu 46 ile 52 cm arasında ve dakikada aldığı nefes ve kalp atış sayısı bir yetişkinin iki katıdır. Bu değerler de bebeğin yapısına, hareket ve heyecanına göre değişkenlik gösterebilir.

Yeni doğan bir bebeğin kafası bedenine göre çok büyüktür, bedeninin dörtte birini oluşturur. Bu durum bebeğin doğumunu zorlaştırır. Doğa bebeğin kafasını doğuma uyum sağlayacak şekilde tasarlamıştır; doğum sırasında bebeğin kafası kanaldan geçebilecek şekle girer, ancak birkaç gün içinde bebeğin kafası normale döner. Bebeklerin kafalarının tepesinde yumuşak noktalar vardır. Bu noktalar kemiklerin büyüme yerleridir. Bu noktalara dokunmaktan korkmayın, bunlar kafayı ve beyni koruyan kalın bir dokuyla kaplıdır.

Yeni doğmuş bir bebeğin cildi genellikle buruşuk ve sarkıktır, ancak birkaç gün içinde özellikle el ve ayak derisi kuruyarak pul pul dökülür.

Solunum yolları ve akciğerlerinin hala sıvı ve çeşitli sıvılarla dolu olması nedeniyle, yeni doğan bebeğin cildi mavimsi bir renkte olabilir. Anne karnında su içinde olan bebek sürekli nefes alıp verdiğinden tüm solunum yolu bu sıvı ile doludur. Doğum sırasında bu sıvının bir kısmı ağız ve burun yoluyla atılır. Yine de akciğerde atılamamış bir miktar salgı ve sıvı kalabilir. Bebeğin solunum yolunu temizleyerek açmasını sağlayan ve tıkanmasını engelleyen öksürme ve hapşırma sırasında nefes alması durur gibi görünse de böyle bir risk yoktur.

Sarılık yeni doğan bebeklerde çok sık görülür, sağlıklı doğan bebeklerin neredeyse yüzde 25’i sarılık olur. Buna, bilirubin adı verilen, kanla taşınan ve deride, dudak ve ağız içinde ve gözlerin beyaz yerlerinde yer alan sarı bir pigment neden olur. Sonuç olarak vücudun bu bölümleri sarı renklidir. Yenidoğanlarda sarılık iki şekilde görünür: Fizyolojik sarılık veya kan grubu uyumsuzluğunun neden olduğu hemolotik sarılık. Fizyolojik sarılık bebeğin derisinin ve göz aklarının doğumun üçüncü gününden itibaren sararmasıyla ortaya çıkar. Bebeğin karaciğerinin bilirubini vücuttan atabilecek kadar olgunlaşmamasından kaynaklanan bu zararsız durum, sekiz ile on gün arasında yavaş yavaş kaybolur ve özel bir tedavi gerekmez.

Hemolitik sarılık ise anne ile bebeğin kan gruplarının uyumsuzluğu sonucunda oluşur. Yaygın tedavi şekli bebeğin bir iki gün kadar florasan tarzı ışınlara tutarak fazla bilirubinin yok edilir, böylece karaciğerin yükü azaltılır.

Annenin hormonlarının bebeğe geçtiği durumlarda bebeklerin memeleri tuhaf bir şekilde büyük olabilir, birkaç ay içinde kaybolacak bu durumun endişelenecek bir yanı yoktur. Yine bazı erkek bebekler sürekli ereksiyon halinde olabilir, bu da sık rastlanan bir durumdur ve genelde dışkı veya safra kesesinin baskı yapmasından kaynaklanır. Bebeğinizin size tuhaf gelen kimi hareketleri –bazen de hareketsizliği olabilir. Örneğin ani irkilme refleksleri kimi zaman endişe yaratır. İrkilmeler yaklaşık her iki üç dakikada bir, özellikle de derin uyku anlarında oluşur.

Diğer sık gözlenen bir hareket de Moro refleksidir. Yeni doğan bebek bazen ellerini aniden dışa doğru savurur ve sonra omuzlarına doğru geri çeker. Bu ve buna benzer hareketler ilk iki ayda kaybolur. Moro refleksi bir kısır döngüye sebep olabilir. İrkilmeler ağlamaya, ağlamalar da daha fazla irkilmeye yol açar. Bu zinciri kırmak için bebeğin kolu veya bacağı gibi bir uzvu sıkıca tutulur, bebek kundaklanır ya da sıkıca sarılır.

Arama ve emme refleksleri bebek için hayati önem taşır. Bu refleksler olmadan bebek beslenemez. Bazen emme refleksini harekete geçirmek için ağzının üstüne veya yanağına hafifçe dokunmanız gerekebilir. Bebeğin koku alma duyusu ise annesini 24 saatin sonunda hissedebilecek ve yemeğin kaynağını algılayacak kadar gelişmiştir.

Anne sütü bebeği ilk günlerde onu her türlü enfeksiyondan koruyacak protein ve antikorlardan oluşur. Anne sütü artana kadar doğa bebeğin açlık duygusuyla baş edebilmesini sağlar ve enfeksiyonlara karşı onu korur. Bebeklerin çoğu hayatlarını sürdürecek yeterlilikte yağ, şeker ve sıvı ile doğarlar.

Yenidoğan’da ilk birkaç gün iştahsızlık görülebilir. Bebek beslenme sırasında sık sık boğazına takılan “mukus” dediğimiz salgılar yüzünden kusabilir. Emme güdüsüne doğuştan sahip olduğu halde, bebek bazen yutma güçlüğü çekebilir. Endişelenebilirsiniz, ama unutmayın, hayatın ilk dört ayında bebeğiniz için en önemli besin anne sütüdür. Sütün çabuk gelmesini sağlamak için bebek ilk saatten itibaren sık sık emzirilmelidir.

Ağlama tarzı da, diğer pek çok özellik gibi bebekten bebeğe farklılık gösterir. Bazısı uzun ve hırslı çığlıklar atarken, bazısı ise sık sık fakat sessiz ağlar. Her ne kadar başlangıç ve bitişler birbirine benzese de, ağlamaların genel bir süresi yoktur.

Uyanık olduğu zamanlarda bebeğin ağlaması mutlaka aç olduğu anlamına gelmez. Vücudun kendini henüz ısıya göre ayarlıyamıyor olması da bebeği rahatsız eder. Anlayamadığımız herhangi başka bir nedenle de ağlıyor olabilir. Büyük olasılıkla yeni çevresine uyum sağlamaya çalışan sinir sisteminin rahatlamaya ihtiyacı vardır. Sıcak ve soğuğa duyarlı olduğundan daha çok sarınmaya veya daha az örtünmeye ihtiyaç duyar. Yaptıklarınızın onu mutlu edip etmediğini tepkilerinden anlayabilirsiniz.

Uyku halleri ise 24 saatlik zaman diliminde derin uyku, hafif uyku, uyuma hali, uyanıklık ve tepkisel olma hali olarak değişir. Bazı bebeklerde bu farklı durumlar çok belirginken, bazılarında o kadar belirsizdir ki uyanık olup olmadığını bile anlamayabilirsiniz.

Yeni doğan bebek genelde “anne karnı (fetal)” pozisyonunda uyur; elleri yukarıda ve omzuna yakın, dizler kıvrık ve kalçalarına doğru çekiktir. Bu bükük pozisyonlar ara sıra görülen yarı “kurbağa bacak” pozisyonundan farklıdır. Uyku sırasında burnu oynar ya da ağzı değişik şekiller alır Tekme atma veya kolların ileri geri hareket etmesi bazen çok belirgin, bazense çok belirsizdir.

Bebeklerin çoğu yumruklarını ağızlarına götürmeye çabalarlar. Yeni doğan bebek başparmağını emiyorsa, parmağı ağzını tesadüfen bulmuştur. Yumruğunun tümünü ağzına alması da sık rastlanan bir durumdur.

Yeni doğan bebeğin görüş uzaklığı genelde 40-50 cm.dir, bu da anneye olan ilgisini açıklayan nedenlerden biridir. Ancak 50 cm.den uzağa gittiğinizde bebeğin gözleri şaşılaşarak etrafa bakmaya başlar. Bu sizi telaşlandırmasın. Göz kasları geliştikçe her iki göz de aynı anda aynı şeye odaklanabilir hale gelir. Yenidoğanlar keskin siyah beyaz desenlere bakmayı tercih ederler, çünkü renkler arasındaki hafif farkları ayırt edemezler. Bebeklerin doğum sonrasında renkleri nasıl gördüklerine dair kesin bilgiler olmamakla beraber, yenidoğanların görüşlerinin bulanık olduğu ve renkleri yetişkinler kadar net seçemedikleri bilinir. Uzmanlara göre bebek ancak 3. aydan sonra renkleri bizim kadar net görebilir.

Bütün bu detaylar ve bebek bakımıyla ilgili her şey sizi yakından ilgilendiriyorsa da, şu anda en çok sizin varlığınıza ihtiyaç duyar. Sizin sıcaklığınız ve ona sarılmanız, doğumdan önce aşina olduğu sesiniz ve hareketleriniz onun için her şeyden önemlidir. Bebeğinize sarıldığınızda, salladığınızda ve onunla konuştuğunuzda bu çabalarınıza tepki verdiğini açıkça göreceksiniz. Daha şimdiden beslenme saatinde veya diğer zamanlarda nasıl tutulması gerektiğini ve bu çabalarınızın onun için ne kadar değerli olduğunu size hissettiriyordur.

1.HAFTA DÖNÜM NOKTALARI


SOSYAL FİZİKSEL ZİHİNSEL

• Heyecanını belli eder.

• Sakin bir sese olumlu tepkiler vermeye başlar.

• Bir yüze veya sese odaklanır ve ona tepki verir.

• Sesleri ayırt eder, yüksek sesleri tercih eder.
• Ani değişimlere tepki verir.
• Refleksleri kol, bacak ve ellerini ve yutmayı kontrol eder.
• Yakalama refleksi ellerini yumruk yapmasına neden olur.
• Belli aralıklarla uyur ve uyanır.
• Günün yüzde 80’ini uyuyarak geçirir, bu da günde 8 uyku seansı demektir.
• Oturma pozisyonuna getirildiğinde kafası öne ve arkaya düşer.
• Sık sık kaka yapar.
• Günde 7-8 kez beslenir.
• Parlak ışığa karşı gözünü kırpar.
• Gözleri dışa doğru dönüktür.
• Işığın yönüne karşı duyarlıdır.
• Kucağa alındığında susar.
• Bir şeye bakarken emmeyi bırakır.


Birinci Ay


Bebeğinizi aldınız ve nihayet evinize geldiniz. Şimdi ilk iş bebeğinizi yaşayacağı yuvasına yerleştirmektir. Yeni doğum yapan kadınlara ya akraba ve yakınları fazlasıyla yardım eder ya da yeterli yardım gelmez. Doğrusu sadece bir kişinin (yardımcınız, ailenizden biri…) sizinle kalıp yardım etmesi, diğerlerinin bebeği sadece görüp gitmesidir.

Gelen misafirlerin önerilerini gülümseyerek ve teşekkürle karşılayın ve bu önerilerin hepsini yerine getirmenin mümkün olmadığı gerçeğini asla göz ardı etmeyin. Her ne kadar sizi düşünüyor olsalar da, siz doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapmalısınız. Endişelerinizi doktorla ve çok güvendiğiniz biriyle paylaşın. Ailenizin normal karşılayacağı, fakat sizi endişelendiren

Sonraki üç hafta boyunca, bebeğinizin görünüşü değişmeye devam edecektir. Doğduğunda, örneğin, gözleri muhtemelen birbirine yakındır ve şaşı bakmaktadır. Bebek kısa bir sürede 12 adet olan göz kaslarını kontrol etmeye başlayarak, bakışlarını istediği gibi odaklamayı öğrenir. Ve bu arada bebeğinizin ileride göreceğiniz kişilik özellikleri de ilk sinyallerini verir: sessiz veya gürültülü; ya da hareketli veya sakin.

Ayın ortalarına doğru bebeğiniz artık muhtemelen beslenme zamanlarını bir düzene koymuş olacaktır. Eğer şanslıysanız, ay sonuna doğru bebeğiniz geceleri aralıksız 6 saat uyur. Ancak bu dönemdeki bebeklerin çoğu, gece-gündüz, her iki üç saatte bir emzirilmek ister; bu yüzden rahat bir uyku çekememek sizi korkutmasın. Yakında uyuyabileceksiniz! Uzmanlar bu dönemdeki bebeklerin, uygun zamanlarda beslenmek yerine aç olduklarında beslenmeleri konusunda hemfikirdirler; bu yüzden bebeğiniz eğer sabahın üçünde beslenmek istiyorsa, bu ihtiyacını karşılamanız gerekmektedir.

Bebekler bu ilk dönemlerde fazla hissedilmeyen bazı hafif uyarılara odaklanırlar ve yüksek sesler, karmaşık görüntüler ve buna benzer dış olaylara karşı algılarını kapatırlar. Bu yüzden bu dönemde bebek uyurken evi sessiz tutmaya çalışmak yersiz bir çabadır. Bunu yapmak onun şimdiden sessiz bir ortam aramasına ve hayatının sonraki bölümlerinde sesli ortamlarda uyumakta zorlanmasına neden olur.

Yeni doğan bebekte farklı refleksler gözlemlenebilir. Bunların en ilginçlerinden biri “eskrimci pozisyonu”dur. 12 haftadan küçük bir bebek sırtüstü yatırıldığında bir kolunu kafasını çevirdiği yöne doğru uzatır ve diğer kolunu da kafasına veya omzuna yakın olacak şekilde kıvırır; tıpkı bir eskrimci gibi.

Her ne kadar bebek hareket eden bir nesneyi seyredecek kadar kafasını çevirebilse de, bunu yapmayı henüz akıl edemez – eğer nesne göz hizasının dışına çıkmışsa, o artık bebek için “yok olmuş” demektir. Bunun yerine bir desen veya hareketsiz bir nesneye uzun süre bakmayı tercih eder. Siyah-beyaz renklerden oluşan nesneleri uzun süre izler çünkü kontrast renkler ilgisini çekmektedir. (Bebekler doğduklarından itibaren birkaç hafta benzer renkleri ayırt edemezler). Bebek yakını en iyi görür, bu yüzden oyuncaklar 50 cm’den uzakta olmamalıdır. Kafası genelde yana dönük durduğundan oyuncakların tepeden değil, yatağının kenarından sarkması daha uygun olacaktır.

Bebek özellikle de anne ve babasının yüzlerini incelemekten çok hoşlanır. Her ne kadar tüm yüzü anlamaya çalışacaksa da saç ve yüz kontrast renklerde olduğundan genelde saçlara odaklanır. Artık ufak ufak oyunlara başlayabilirsiniz. Ona hafifçe şarkı söyleyin veya konuşun; size cevap veremeyecektir ancak dinlemek çok hoşuna gider. Ağzınızın hareketlerini seyretmek, yine ağzınızla yüzünüzün diğer uzuvları arasında renk farkı olduğundan, onu keyiflendirecektir.
Bazen, bebeğin ağzının köşelerinin sanki gülermiş gibi yukarı kalktığını göreceksiniz. Genelde bu hareketler bebek uyurken veya uykuluyken olur ve göz kırpmalarıyla devam eder. Kaslar henüz kontrol altında değildir ve bu yarım gülüşler, çok sevimli olsa da henüz sadece birer reflekstir.
Yeni anne-babalar kendilerine endişelenecek pek çok neden bulurlar. Burada sadece birkaçını ele alacağız ancak bundan önce ufak bir uyarı yapmakta yarar görüyoruz: eğer bebeğinizin sağlığı ile ilgili endişeleriniz varsa, hemen doktorunuzu arayın. Sorularınızın saçma bulunacağı korkusuna kapılmamalısınız..
Hastanedeki hemşire veya doktor size göbek bağı ve, eğer erkek çocuğunuzu sünnet ettirdiyseniz, penisinin bakımı ile ilgili bilgi vermiştir. Göbek bağı genelde ikinci haftada düşer; çok ender de olsa, 3. haftada düştüğü de olur. Göbek bağı tamamen düşmeden bebeği küvette yıkamaya başlamayın çünkü o bölgenin kuru kalması yaranın daha çabuk iyileşmesini sağlayacaktır. Sünnet edilen bölgeye vazelin veya yağlı bir krem sürüp üzerini pamuk ya da gazlı bezle kapatarak alt bezinin sünnetli bölgeye yapışmasını önleyebilirsiniz.
Şiş göğüsler ve göğüslerden hafif süt akması hem kız,hem de erkek bebekte görülebilir. Bazı kız bebeklerin vajinal bölgelerinde hafif bir kanama olabilir. Bunların tümü, anneden geçen hormonların bebeğin vücudundan atılmasıyla kaybolacaktır.
Bebeğinizin yüzünde veya diğer bölgelerinde ufak sıyrıklar, tırmık izleri farkedebilirsiniz. Bu, artık tırnak kesme zamanının geldiğini göstermektedir. Tırnakları bebek uykudayken kesmek işinizi kolaylaştırır.

Bebeğinizin alnında, göz kapaklarında veya boynunun arkasında rastladığınız kızarıklıkların çoğu kalıcı değildir. Genelde doğumda görülmekle beraber, ilk ay içinde de oluşabilir. Bu kızarıklıklara bebeğin neredeyse şeffaf olan cildinde, yüzeye yakın duran kılcal damarlar neden olur ve genelde bebek ağlarken kızarıklıklar daha da belirginleşir. Bebeğiniz 3-4 yaşına geldiğinde bu izler tamamen kaybolacaktır.

Bebeğinizin ‘bıngıldak’ dediğimiz, kafasının üstündeki yumuşak bölge hakkında gerekli bilgileri doktorunuzdan almış olmalısınız. Bu yumuşak doku bebeğin hızla büyüyen beyninin yeterince genişlemesine olanak tanımaktadır. Bir tanesi alnının üzerinde, diğeri ise kafatasının daha arkasında bulunur. Alnın üzerindeki 18 ay içerisinde, daha tepede ve arkada olanı ise ilk 3 ay içerisinde, yani beynin gelişiminin çoğu tamamlandığı zaman kapanır. Vücudunun diğer bütün kısımlarını yıkadığınız gibi bu bölgeyi de yıkamanızda hiçbir sakınca yoktur.
Bu yaştaki bebeklerin dışkılarının rengi ve düzensizliği birçok ebeveyni endişelendirir. Doğum sonrası ilk iki hafta içinde bebeğin dışkısı ana karnındayken bağırsaklarına dolan ve mekonium denilen yeşilimsi yapışkan bir sıvıdan oluşur. Bağırsak normal çalışmaya başladıkça dışkının rengi açılır ve görünümü değişmeye başlar.

Dışkının rengi her bebekte farklılık gösterir ve özellikle anne sütü ya da mama ile beslenmesi dışkının rengini etkiler. Anne sütü emen bebek açık sarı ile sarımtrak turuncu bir dışkıya sahipken, mama alan bebek kahverengimsi veya gri renkli dışkı çıkarır. Hemen tüm bebeklerin, salgıladıkları günlük safra miktarına bağlı olarak dışkılarında yeşillik ya da hazmedilmemiş sütün neden olduğu beyazlık görülür. Dışkının kıvamı yumuşaktan, sulu dışkıya kadar çeşitlilik gösterebilir. İlk ayın sonunda bebeğiniz için hangi durumun normal olup olmadığını anlayabileceksiniz.

Hemen hemen tüm bebekler beslenmeden sonra kusabilirler ancak bazısı her beslenmeden sonra fazla miktarda kusar. Bu durum genelde ebeveynlerde endişe yaratır. Fakat bu noktada önemli olan bebeğin yeterli derecede kilo alıp almadığıdır. Eğer kilo alıyorsa, bu bebeğinizin yeterli besini bünyesinde tuttuğunu gösterir. Bu gibi durumlarda her beslenmeden sonra bebeği yarı oturur pozisyonda, yani 45 derece dik tutmak kusmasını engellemeye yardımcı olabilir. Bunun dışında, örneğin ufak delikli biberonlar kullanarak bebeğinizi daha yavaş beslenmeye teşvik edebilirsiniz. Eğer bunu kabul ederse (ki bazı bebekler etmez) her beslenmeden sonra 3-4 defa gaz çıkarmasına yardımcı olmalısınız.

Kendinizi inandırmanız ve rahat olmanız gereken bir nokta daha var: bütün bebekler ağlar. Konuşana kadar bebek, dönem dönem sıkıntılar yaşar ve bunların bir kısmının nedeni anlaşılamaz. Ayın ikinci yarısında sık sık sizi ürküten ağlama krizlerine yakalanabilir; bunlar genelde ev içi gerilimin en yüksek olduğu akşam saatlerine denk gelir. Bu ağlamalar moral bozucudur, ancak normaldir.

Ağladığında bebeği ağlatmak yerine onu kucaklayın. Omzunuza yatırmak, kollarınızı onun beline dayayarak aşağı sarkıtmak (uçak pozisyonu da denir) ya da bebek arabasında sallamak gibi değişik pozisyonlar deneyerek hangisinin onu daha çok rahatlattığını keşfedin. Eğer kucağa almak işe yaramıyorsa; bebek yemeğini yemiş, gazını çıkarmışsa, altı temizse ve üşümüş veya terlemiş durmuyorsa onu kısa bir süre için yatağında bırakmanızda hiçbir sakınca yoktur. Özellikle kendinizi yorgun ve bitkin hissettiğiniz zamanlarda, bu ufak mola her ikinize de iyi gelebilir.

Eğer çok karşı değilseniz, emzik iyi bir yatıştırma aracı olabilir. Yeni doğmuş bebekler için parmak emmekten daha iyi bir yatıştırıcı görevi görür. Bebeklerin çoğu, beslenme dışında da emme ihtiyacı duyarlar ve bu bebek için rahatlamanın en klasik yoludur.

1.AY DÖNÜM NOKTALARI

SOSYAL FİZİKSEL ZİHİNSEL

• Bebeğin görüş mesafesi sınırlı olduğundan, ebeveynin yüzü kendine 50cm'den yakınsa gözleri ebeveynin yüzüne odaklanır.
• Göz teması başlar.
• Karşısındaki yüzü incelerken sessizleşir.
• Birini sıkıca tutabilir.
• İnsan sesi duyduğunda
tepki verir.
• Kol, bacak ve el hareketleri hala reflekslerden oluşur.
• Aniden irkilir (Moro Refleksi).
• Anne sütü almasa da göğse yaslanmaktan hoşlanır, bu da bir reflekstir.
• Genelde elleri yumruk şeklindedir.
• Yüzüstü yatarken başını hafifçe yana çevirir.
• Oturma pozisyonuna getirildiğinde kafasını belkemiğinden üste tutar.
• Bir şeye bakar ancak ona uzanmaz.
• Bir nesneyi görmek için gözlerini
yanlara kaydırabilir.
• Parmakları açıkken bir oyuncak veya çıngırağı kavrayabilir, ancak çabucak düşürür.
• Uyanık olduğu 10 saatlik süre içinde bazı anlar
algılaması daha açıktır.
• Uyanık olduğu zamanın çoğunda sakin ve tepkisiz
görünür.
• Birkaç dakika aralıkla gördüğü bir nesneyi hatırlayabilir.
• Doğumdan önce bildiği anne sesini ve kokusunu tanır.
• Yardım istemek için ağlar.

Bebek Gelişimi 2.Ay

2.Ay Bebeğiniz yüzünüzü tanıyacak ve size ilk kez gülümseyecek..:))

İkinci ayına girdiğinde bebeğiniz yeni çevresine iyice alışır. Buna karşılık siz de ailenizin bu yeni üyesini daha iyi tanımış ve ruh halini öğrenmiş olursunuz. Sekiz haftanın sonunda, bebeğinizin doğumdan itibaren ne kadar değiştiğini fark edeceksiniz.
Bebeğiniz ikinci ayına girdiğinde hem siz bebeğinize hem de o size ve çevresine alışmaya başlayacaktır. Bu kadar kısa sürede bile bebeğinizin ne kadar gelişim kaydettiğini fark etmek sizi şaşırtacaktır. Örneğin artık beslenme ve uyku zamanları, arada bir bozulsa da daha düzenli olmaya başlamıştır. Uyanık olduğu zamanlar daha belirgin ve daha uzundur. Bu arada beslenme düzeni ve şekli de, gaz çıkarmalar ve beslenme sırasındaki uzun ya da kısa molalarla oluşmaya başlar. İşte bu dönemde annenin bilmesi gereken çok önemli bir şey var:
Daha önce sadece rahatsızlığını belli eden bebek bu ay memnuniyetini de gösterecektir. Evet, yanlış okumadınız; bebeğiniz bu ay içinde size kocaman mutlu bir gülücük hediye edecektir.Bu ay içinde sinir sistemi geliştikçe, bebeğiniz hareketlerini de daha iyi kontrol etmeye başlayacaktır. İlk günlerdeki kontrolsüz bebek refleksleri yerini kontrollü hareketlere bırakacaktır. Tüm el ve ayak vurmaları size hala anlamsız gelebilir. Oysa bunlar bebeğin kaslarını çalıştırma egzersizleridir.
İki aylık bebek, henüz başını tam olarak dik tutamasa da, boyun kaslarını yavaş yavaş kontrol etmeye başlar. İkinci ayın sonuna doğru, bebeğiniz muhtemelen karnının üstüne yatarken kafasını kaldırabiliyor olacaktır - bunu yapmak aslında hiç de kolay değildir, çünkü kafası hala vücudunun en büyük uzvu durumundadır ve ona göre oldukça ağırdır. Hareketli bir bebek karnının üstünde dururken emekleme hareketleri yapabilir; hatta bazı bebekler yatağın içinde yer bile değiştirebilir.
Artık daha hareketli olduğundan bebeğinizin düşmemesi için dikkatli olmanız gerekmektedir. Hiç tahmin etmediğiniz anda beklemediğiniz bir hareket yapabilir; bu yüzden bebeğinizi dikkatle izlemelisiniz. Örneğin altını değiştirirken, arkanızı döndüğünüz bir anda ani bir refleksle hareket edip kendini yere atabilir. Veya içinde olduğu ana kucağı uzanabileceği bir yere yakın duruyorsa, gözüne kestirdiği nesneyi tutup kendini çekebilir ve ana kucağıyla birlikte yere yuvarlanabilir.
Eğer bebeğiniz bir şekilde düşerse, sakin olmaya çalışın. Düşme hemen bütün bebeklerin başına en az bir kez gelir. Yapacağınız ilk iş hemen çocuk doktorunuzu aramak olmalıdır. Büyük bir olasılıkla ilk korkusu geçtiğinde bir şeyi olmadığını göreceksiniz, ancak nadiren de olsa, iç kanama gibi komplikasyonlar çıkabilir. Doktorunuz sonraki 24 saat içinde nelere dikkat etmeniz gerektiğini size anlatacaktır.
Bu ay uyku konusunda da gelişmeler fark edeceksiniz. Siz tam bir “zombi”ye dönüştüğünüze inanmışken, bir de bakacaksınız ki bebeğiniz tüm gece uyumaya başlamış. Sağlıklı ve zamanında doğmuş bebekler genelde 5. haftadan itibaren 7 saat kadar uyuyabilir. Bazı bebekler gece ile gündüzü karıştırabilir ve gece uykularını hava aydınlıkken yaparlar. Bunu değiştirmenin yolu 3 en fazla 4 saatlik uykudan sonra bebeği uyandırmaktır. Bebeğiniz zamanla uyku düzenini, evdekilerin düzenine göre yeniden belirleyecektir.
Bebeğinizde doğumdan bu yana gözlemlediğiniz reflekslerin çoğu artık kaybolmuş olsa da, bir süre daha “eskrimci pozisyonunda” uyumaya devam edecektir. Kafasını yanda tutmayı tercih etmekle beraber, uyurken daha farklı pozisyonlar da deneyecektir. Ancak unutmamanız gerekir ki, bebeğiniz uyurken ya sırtüstü yatmalı ya da kafası hep bir yana dönük olmalıdır. Sırtüstü pozisyonun ani beşik ölümü riskini azalttığı bilinmektedir.
Sürekli aynı pozisyonda uyumak da bebeğin kafa yapısını bozabilir. Bu fazla ciddi bir sorun olmasa da, göze hoş görünmez. Eğer bebeğinizin kafasının farklı şekillendiğini düşünüyorsanız, bunu doktoruyla konuşun. Genelde sallanan cisimlere bakması ve takip etmesi ya da kafasını daha az çevirdiği tarafa renkli objeler asarak dikkatinin o yöne çekilmesi, yeni yatma pozisyonları denemesini kolaylaştıracaktır.
İkinci ayda, bebeğin işitsel ve görsel duyuları birbiri ile uyumlu hale gelir. Örneğin değişik bir sese doğru bakabilir ve gözleriyle sesin kaynağını arayabilir. (Ancak sesin geldiği yöne başını çevirmesi 3. ayı bulabilir). Ayrıca duyduğu seslerin taklitlerini çıkartabilir. Gözleri artık kolayca bir objeyi iki yana veya yukarıdan aşağı ve daha sonra dairesel olarak takip edebilir. Gözlerini odaklandığı yerden ayırabilir ve 50cm. ötesine kadar görebilir. Parlak renkler, hareket eden nesneler veya üç boyutlu objelere bakmaktan hoşlanır ve bunu belli eder.
Emmek, onu hala çok mutlu eder ve artık elini ağzına daha rahat götürebilir. Emme içgüdüsü hala çok kuvvetlidir ve uzun bir süre daha bunu engellemeye gerek yoktur. Bazı anneler “doğal” olduğu düşüncesiyle bebeklerinin parmaklarını emmelerine, kimileri de ileride ellerinden daha rahat alınabileceği için emzik kullanmasına izin verir.
Emme içgüdüsüne ek olarak, bebek oyuncaklar dahil, eline geçen her şeyi ağzına götürmeye başlayacaktır. Bu denemeler, kendi bedeninin bittiği ve dış dünyanın başladığı sınırları kavramasına yardımcı olur. Şimdilik farklı şekil, kıvam ve dokuları da aynı yöntemle keşfedecektir. Bu dönemde ayrıca oyuncaklara vurmaya başladığını ve çıkardıkları sesten pek keyif aldığını da göreceksiniz.
Duyusal uyarılar bebek için önemli olmakla beraber, insanla kurduğu iletişimin yerini tutamaz. En güzel oyuncaklarla donanmış bir karyola bile bebeği, uyanık olduğu zamanlarda oyalamaya yetmez. Evinde neler olup bittiğini öğrenmesi gerekmektedir ve tüm yetişkinler gibi o da yanında bir insan ister. Uyanık olduğu saatlerde bebeğinizi ana kucağına yerleştirin, ev içinde yanınızda tutmaya çalışın.
Bu dönemdeki bebekler insan sesine bayılırlar. Bebeğiniz beslenirken, normalde seslere karşı ilgisizdir, ancak konuşan ya da şarkı söyleyen insan sesini duyduğunda emmeyi bırakıp sesi dinlemeyi tercih edebilir.
Belki fark etmişsinizdir; babalar, annelerden farklı olarak bebeğe genelde oyun dürtüleri kazandırmada ustadırlar. Ancak unutmamalısınız ki babaların bebekle iletişim kurma yöntemi farklı olsa da, bu hem bebek hem de baba için çok değerli bir çabadır. Bebeğin, her iki ebeveyni ile bir bağ kurabilmesi için bu etkileşimler çok önemlidir. Bazen anne, babadan bebeğin bakımı ile daha çok ilgilenmesini ister – ancak baba çoğu zaman bu kadar küçük bir bebek karşısında kendini yetersiz hissedebilir.
Henüz iki aylık olan bebeğiniz, bakıcısıyla veya bir başkasıyla beraberken rahatsız olabilir. Bu, mutlaka ortada bir sorun olduğu anlamına gelmez. Bebeğin rahatsızlığının asıl nedeni, anne ve babasından aldığı tepkiyi diğer yetişkinlerden de almak istemesidir. Bebek evdeki diğer insanları tanıdıkça rahatlayacaktır.
İkinci ayın başlarında bebeğinizin yüzünde ve boynunda lekeler oluşabilir; bu lekeler 4- 6 hafta içinde kaybolur. Bunun nedeni, anne hormonlarının bebeğin vücudundan atılması ya da bebeğin yağ ve ter bezlerinin çalışmaya başlaması olabilir. Her iki durumda da herhangi bir müdahaleye gerek yoktur, lekeler genelde kendiliğinden kaybolur.
Altıncı haftanın ortasında kafasının üstünde “konak” denilen bir takım kabuklar oluşabilir. Bunun bir nedeni ebeveynin bu alanları iyice yıkamaktan çekinmesi olabilir. (Yıkamak bebeğe zarar vermez. Kafadaki yumuşak noktalar hassas görünse de kalın bir dokuyla kaplanmıştır ve dokunmaktan çekinmenize gerek yoktur). Konak acıtmaz veya kaşınmaz.
Doktorunuz bunların kaybolması için gerekli bilgileri size verecektir.Endişe gerektirmeyen ama yine de anneleri endişelendiren birkaç konunun daha üzerinde durmakta yarar var. Bunlardan bir tanesi, forseps doğumu sonrasında bebeğin yüzünde oluşabilecek yara izleridir. Zamanla kaybolurlar. Bebeğinizin bacakları rahimdeki pozisyonlarından dolayı eğridir. Eğer bebek yeterli besin ve vitamini alıyorsa birinci senesinde bacakları düzleşecek, yürümeye başladığında normal görünüme kavuşacaktır.Bazı ebeveynler bebeğin gözlerinin farklı boyutlarda olduğunu fark ederler. Bebeğin görüş yeteneği geliştikçe gözlerin boyutu da eşlenir. Kuru cilt, ebeveynlerde endişe yaratan diğer bir durumdur. Doğumdan bir süre sonra özellikle ayak gibi kıvrımlı bölgelerde bebeklerin cildi kurur ve dökülür. Daha az banyo ve yumuşak bir nemlendirici losyon yardımcı olacaktır, ancak bez kullandığınız bölgenin her gün temizlenmesi gerekir.
Son olarak, kendinizle ilgili bazı endişeleriniz de olabilir. Bazı geceler, gün boyu hiçbir şey yapmadığınızı, ancak yine de çok yorgun olduğunuzu düşüneceksiniz. Ve bebeğiniz size istediğiniz tepkileri göstermediğinden, her yeni anne gibi siz de bunca emeğe değip değmediğini sorgulayacaksınız.
Buna cevabımız içtenlikle EVET dir. Bundan birkaç ay sonrasıyla kıyasladığınızda bebeğinizin şu anda size tepki vermediğini düşünmek doğru olabilir. Ancak yaptıklarınız için size henüz teşekkür edemez. Uyanık olduğu her anı görerek, dinleyerek ve öğrenerek geçirecektir. Ve unutmayınız: Ona sarıldığınızda ve onun karnını doyurduğunuzda onun gelecekteki psikolojik yapısını etkileyecek kadar ona yardım etmektesiniz.


2. Ay Dönüm Noktaları

Sosyal

  • Emerek kendini rahatlatır.
  • Bir insanın varlığından mutlu olur ve bunu gösterir.
  • Kucağa alındığında veya birinin sesini duyduğunda susar.
  • İnsanlarla etkileşim halinde olursa, daha uzun süre uyanık kalır.

Fiziksel

  • Hareketleri daha düzenli ve istemli olur ve reflekslerin bir kısmı kaybolur.
  • Kafasını birkaç saniye için dik tutabilir.
  • Oturma pozisyonuna getirildiğinde kafasını dik tutsa dahi, tam olarak kontrol edemez.
  • Bir objeyi birkaç saniye ya da belki biraz daha uzunca süre elinde tutabilir.
  • Kasları gelişir.
  • Etrafına bakar.
  • Bir nesneyi seyrederken gözlerini bir daire içinde, ikisini aynı anda ve aynı yönde olmak üzere çevirebilir.
  • Bir nesneyi gözünün bir ucundan diğerine kadar takip edebilir.
  • Sesleri, dışarıdan duyduğu şeylere tepki olarak değil, kendi içinden gelenlere tepki olarak çıkarmaktadır.
  • El ve kollarını daha çok hareket ettirir.
  • Nesnelere vurabilir.

Zihinsel

  • Nesnelere karşı heyecan duyabilir.
  • Sesler, insanlar ve tatlar arasındaki farkı anlar ve belli eder.
  • Kendi el hareketlerini inceler.
  • Duyuları birbirini yönlendirir; seslerin kaynağına bakar, memeye doğru emme hareketi yapar.

Bebek Gelişimi 3.Ay

BEBEĞİNİZİN 3.AYI

Bugünlerde bebeğiniz belirgin ihtiyaçlarını ve önceliklerini belli etmeye başlar. Çevresi ve kalıtımsal özellikleri kişiliğini oluşturur. Daha da önemlisi, artık sadece fiziksel ihtiyaçlarının etkisiyle hareket etmez, etrafında olup bitenden de keyif almaya başlar.

Örneğin bir sese doğru daha emin olarak döner ve hareket etmekte olan bir insanı gözleriyle takip edebilir. ( bebeğin yüzünün çoğunlukla bir yöne dönük olmasını sağlayan eskrim pozisyonu nihayet kaybolmuştur.) yüzleri incelemek çok hoşuna gider; saç ve yüz arasındaki renk kontrastı ilgisini çeker.

Duyusal uyarılar bebeğiniz için artık çok daha önemlidir, çünkü etrafındaki dünyayı duyuları sayesinde öğrenecek ve tanıyacaktır. Artık uyanık olduğu anlarda kucağa alınıp sallanmaktan eskisi kadar hoşlanmaz. Onunla konuşmanızı, oynamanızı ve ona yeni şeyler göstermenizi ister. Uzun süre yalnız kalmak asla hoşuna gitmeyecek ve bunu da hemen belli edecektir.

Bebeğiniz ona verdiğiniz hemen her şeyi elleriyle tutacak ve her seferinde daha önce bilmediği yeni bir objeyi tercih edecektir. Artık nesnelerin sadece görünüşü ile değil, dokusu ve tadı(!) ile de ilgilenecektir.

Kadife kumaşlar, tüylü oyuncaklar, yastıklar gibi değişik dokuları tanımak hoşuna gidecektir. Bu dönemde bebek sıcak ve soğuğun değişik dereceleri olduğunu da keşfedecek, bazen bir objeyle oynarken o objenin şekil değiştireceğini öğrenecektir. Bıraktığında bazı nesneler yeni bir şekil alır: bazıları ise eski şekillerine döner. Bebek bunları oyunları sırasında tekrar tekrar deneyerek öğrenir.

Renk, bebeğinizin görme yetisini geliştiren önemli bir unsurdur. Siyah-beyaz oyuncaklara karşı ilgisini artık kaybetmekte ve ana renklere karşı ilgisi artmaktadır. Pastel renkler ona henüz çamur gibi kirli görünmektedir. Ona parlak kırmızı, mavi ve yeşil gibi ana renklerden oluşan oyuncaklar; değişik şekil ve desenlerde kumaşlar gösterip tepkilerinizi izleyebilirsiniz.

Üçüncü aya girdiğinde bebeğiniz kafasını daha iyi tutabilecek ve biraz yardımla yarı oturur. Bir duruma geçebilecektir. Karnının üzerine yattığında kafasını biraz kaldırabilir. Ayağa kaldırdığınızda bacakları kıvrılır, ancak kafasını kısa bir süre için de olsa dik tutabilir; ayrıca ayaklarını zıplayacakmış gibi dışarı doğru itebilir.

Bebek kollarını yanlardan havaya kaldırabilir ve her iki elini de havada vücudunun ortasında birleştirir. Bir çok ebeveyn, bebeğinin kirli nesneleri ağzına sokmasından korkar ve gereksiz yere endişeye kapılır. Sabun, deterjan gibi temizlik maddeleri, yutup boğulmasına neden olacak ufak şeyler ve bazı zehirli bitkiler dışında endişelenmenize gerek yoktur. Unutmayın ki ona tamamen steril bir dünya yaratamazsınız.

Bebeğiniz iyice hareketlenmeden evi bebeğe göre yeniden düzenlemeniz doğru bir karar olacaktır. Bebek bakımı ile ilgili her durumda olduğu gibi, evi düzenleme konusunda da iki farklı görüş vardır. Birinci görüş “evi yeniden düzenlemeye, hiçbir şeyi kaldırmaya gerek kavrayacağına inanılır. Diğer görüş ise, bebeği daha hayatının başında “ hayır” kelimesini duymaya alıştırmamak için evde yeni bir düzenleme yapmak gerektiğini savunur.

Ancak belki de en iyi yol ikisinin ortasını bulmaktır. İyice boşaltılmış ortamlarda yaşamak hem sizin için hem de bebek için epey sıkıcı olacaktır. ancak geçici bir süre için en azından eşyaların ortada kalmasında sakınca yoktur.

3. ayın sonuna geldiğinizde, bebeğiniz, ara ara uyansa bile geceleri 10 saat kadar uyuyabilmelidir. Uyandığında ağlayabilir veya sadece emziğiyle oyalanabilir. Bu yarı – uyanık dönemi uyku saati boyunca yaşayacaktır. Yetişkinler de uykularında aynı dönemi yaşarlar ancak onlar tamamen uyanmamaya programlıdır, yatakta bir iki kez dönüp yeniden uykuya dalabilirler. Bebeğiniz de, uyanır uyanmaz yanına koşmadığınız sürece, aynı düzeni kendi kendine bulacaktır. Uyandığı anda yanına gitmeniz onu yanında annesi olmadan tekrar uyuyamayacağına inandırır.

Bu yaştaki bebeklerin uyuyana kadar ağlaması çok sık görülen bir durumdur. Ağlamanın, onu bir şekilde rahatlattığı gözlemlenmiştir. Ancak bebeğiniz, yatağına yattığı anda ağlamaya başlıyorsa, gün boyunca yeteri kadar uyanık kalmadığı sonucunu çıkarabilirsiniz. Bu nedenle, eğer uykusu yoksa ya da uyumuyorsa bebeği yatağında tutmayın. Bebek uyku ile yatağı bir tutmalıdır. Diğer yandan, özellikle uykudan önce uyarılmışsa, uyumakta güçlük çekebilir. Böyle zamanlarda bebeği sakinleştirmek için biraz emzirmeyi veya mama vermeyi (böylelikle bebeğinizin karnı hemen acıkmayacaktır), bezini değiştirmeyi ve biraz sallamayı deneyin.

Bebeğinizin sabah uyanma saati en son beslendiği saat ile doğru orantılı olabilir, ancak bu şart değildir; bazı bebekler ne zaman beslenirse beslensinler, kurulmuş saat gibi sabah 6.00’da, hatta daha erken uyanabilirler. Bebeğin günlük uykusunu bir düzene sokmaya çalışmak bazen boş bir çaba olabilir. Bazen oyun zamanını kısa tutup öğleden sonra erken bir saatte yatmasını isteyebilirsiniz, ama o bunu reddeder. Başka bir gün ise onu görmeye gelen misafirlerinizle oynasın, maskaralık yapsın istersiniz ancak o uyumayı tercih eder.

Üç aylık bebek konuşma amaçlı sesler de çıkarmaya başlar. Müzik veya konuşma sesleri, bebek sinirli iken onu sadece rahatlatmakla kalmayacak, küçüğünüzün bir takım sesler çıkararak bu seslere tepki vermesini de sağlayacaktır. Eğer böyle sesler çıkarıyorsa, keyfi yerinde demektir. Ayrıca bu dönemde yeni bir numara daha dener: tükürükle balon yapmak!

Bebeğiniz, ona sorulan sorulara ahenkli sesler çıkararak cevap verir ve karşısındakinden de aynı şey bekler. Ay sonunda aranızda, 15 – 20 dakikalık bir “ohh”lar ve “ahh”kar diyaloğu geçebilir. Ara sıra bebekle beraber derin bir nefes alıp aynı sesi çıkarabilirsiniz.

Bebek uyanıkken zamanının çoğunu ellerine bakarak ve onlarla oynayarak geçirir. Şimdiye kadar bebeğiniz ellerini yumruk şeklinde tutuyordu. Üçüncü ayda ellerini daha serbest hareket ettirecek ve sonunda tamamen açık bırakacaktır. Böylece yeni oyuncaklar ortaya çıkacaktır; tam on minik parmak. Üçüncü ay onlara bakmak ve parmakların hareketlerini gözlemlemekle geçer. Ellerini her gördüğünde şaşıracak ve yeniden bulduğuna sevinecektir.

Üç aylık bebeğinizi yıkarken veya üstünü değiştirirken ona vücudunu anlatın, uzuvlarını tanıtın. Böylece konuşmaya başlamadan çok önce, sorulduğunda ayaklarını veya kulaklarını gösterebilir. Kısa ninniler veya yumuşak tonda anlatılan masallar ve şarkılı oyunlardan çok hoşlanır ve bunu çıkardığı seslerle belli eder. Elinizi çırpmanız, kafanızı sallamanız ya da dil çıkarmanız onu çok etkileyecektir.

3.Ay Dönüm Noktaları

Sosyal

  • yakınlarını tanımaya ve ayırt etmeye başlar.
  • kolayca güler.
  • ağlamalar azalır.
  • seslere ses çıkartarak karşılık verir.

Fiziksel

  • karın üstü yatarken kol ve dirseklerinin üzerinde vücudunu kaldırır ve bu şekilde 5- 10 saniye kadar durur.
  • Destekle kucakta oturabilir.
  • Yüz ifadesi ve çıkardığı sesler güçlenir.
  • Kucağa alınırken tüm vücudunu toplar.
  • Yakalama refleksi kaybolur, genelde elleri açık durur.
  • Elleriyle yüzünü, gözlerini ve ağzını keşfetmeye çalışır.
  • Bir oyuncağı tutmak ve sallamak ister.

Zihinsel

  • yaptığı hareketlerden ödül bekleyerek hafızasını kullanamaya başladığını gösterir.
  • Başını ve boynunu çevirerek sesin kaynağını arar.
  • Dinlemek için emmeyi bırakır.

Bebeklerde Ek Besinlere Ne Zaman Geçilmeli




4. aydan itibaren, bebeğin anne sütü dışında besinlere geçme zamanı gelmiştir. 4. aydan önce bebeklerin büyüme ve gelişmesi için anne sütü ve/veya bebek başlangıç maması tek başına yeterliyken, 4. aydan sonra sadece anne sütü veya hazır mama bebeğin büyüme ve gelişmesi için tek başına yeterli değildir. Bebeğin büyüme ve gelişiminin aynı hızda devam etmesi için, artan protein, enerji, demir, vitamin ve mineral gereksinimleri karşılanmalıdır. Bu nedenle de bebeğin ek gıdalara başlaması ve yeni tatlara alışması gerekir.

Ek Besinlere Erken veya Geç Başlamanın Sakıncaları

Ek besinlere geç ve erken başlamanın bebekler için sakıncaları vardır. 4. aydan erken başlanması sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine, allerjiye ve ishale neden olabilirken, 6. aydan geç başlanması büyüme ve gelişme geriliklerine neden olmaktadır.

Ek Besinlere Başlarken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Öncelikle motivasyonunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin. Bebeğinizin farklı tatlara geçişi zaman alacaktır. Bebek, her konuda olduğu gibi, yemek değişikliklerinde de sabrınıza ihtiyaç duyar. Anne sütü ya da hazır devam mamaları, bir süre yine onun temel besini olmaya devam edecektir. Yeni gıdalara geçişte çok yavaş davranmanız gerektiğini daima aklınızda tutun. Besinler düşük miktarlarda ve tek tek verilmelidir. Yeni bir besine başlamak istediğinizde, ilk gün sadece bir küçük kaşık verin. Bir iki gün, başka hiçbir yeni besin vermeyin. Böylelikle, bebeğinizin o besine karşı verdiği tepkiyi direkt olarak gözlemlemiş olacaksınız. Allerji yaptı mı? Vücudu yeni besini kabul etti mi? Eğer vücut yeni besini kabul ederse, o besinin miktarını her gün bir miktar olmak üzere artırabilirsiniz. Belki bir hafta sonra, ikinci bir besine başlayabilirsiniz.

O besin için de aynı kuralları uygulayın. Eğer bir allerji gelişirse, o besini en az iki üç hafta vermeyin. Bebekte döküntü, kızarıklık, kaşıntı, pişik ve ishal meydana gelmesi durumunda, allerji gelişmiş olabilir. Bebek için de yeni olan bu tecrübede, bazı zorluklar yaşanabilir. Örneğin bebek belki de yeni tatları, kaşık gibi yeni aletleri kabul etmek için daha erken olduğunu düşünüyordur. Bunun için bebeğin keyfini yerine getirin. Bebek çok açken, birdenbire kaşıkla yeni bir şey denemesi daha zordur. Karnını birazcık doyurun. Bu işlemin, akşam huzursuzluk zamanında değil, sabah en dinlenmiş olduğu zamanda ya da öğle vakti yapılması işinizi kolaylaştırabilir.

Bebek kucağınızda iken, küçük bir kaşığa koyduğunuz mamayı dudaklarına değdirin; bebek emmeye başlayacaktır. Kaşığı ağzının derinlerine kadar iterseniz öğürme refleksini uyarmış olursunuz. Bundan kaçının. Zamanla her ikiniz de kaşıkla yeme işlemi için daha deneyimli olacaksınız.

Anne sütü ya da devam maması ile biraz beslendikten sonra, öğünün geri kalanını katı gıda veya hazır kaşık mamaları ile tamamlayın. Katı gıda miktarı yavaş yavaş artacağı için, bir öğünde sadece katı gıda ile doyacağı zaman gelecektir. Böylece bebeğiniz, günün bazı öğünlerinde anne sütü almamış olur.

Yeni gıda olarak, evde hazırlayabileceğiniz mamalar, meyve suları ya da hazır bebek kaşık mamaları kullanabilirsiniz. Başlanacak ilk besin, elma gibi meyvelerin suları olabilir. Katı gıdalardan ise, sütlü tahıllı kaşık mamaları başlamak için en uygun besinlerdir. Protein, esansiyel besinler, vitamin ve minerallerle desteklenmiş olan Ülker Hero Baby Pirinçli Kaşık Maması, iyi ve güvenilir bir çözüm olabilir. Daha sonra, başka tahıllardan (buğday, yulaf, çavdar vs.) yapılmış mamalara başlanır. Sebze çorbalarına da, her seferinde yeni bir sebze ekleyerek ve düşük miktarlarda olmak üzere, bebeği alıştıra alıştıra başlayabilirsiniz.

Örneğin pirinç, havuç; daha sonra patates, mercimek gibi. Veya tüm sebze cinslerini içeren Ülker Hero Baby Sebzeli-Buğdaylı Kaşık Maması'nı tercih edebilirsiniz.

Beslenme konusundaki bilgisizlik, çok zengin bir ortamda bile kötü beslenmeye neden olur. Örneğin kendi alışkanlıklarımız olan tuz ve şekerle, bebeği en azından bir yaşına kadar tanıştırmanın hiç gereği yoktur. Siz baharatlı yemekleri seviyor olsanız bile, bebeğiniz için bu hem zararlı hem gereksizdir. Yağlar, sıvı yağ (tercihen zeytinyağı) ağırlıklı olmalı ve çok az kullanılmalıdır. Besinlerin çok pişirilmesi vitamin değerini azaltır. Yediğimiz gıdalardaki lif ve kepek miktarına da dikkat etmeliyiz. Barsak sağlığı açısından kepekli lifli gıdalar çok iyidir.

Ancak fazla lif, mineral emilimini olumsuz etkileyebilir. Genel olarak, beslenme ile ilgili çoğu yanlış uygulama bu dönemde yapılır. "Bebek onu sevmedi, biraz şeker koyalım" gibi tutumlar, bebeğin yeni tatlara alışmasını güçleştirir.

Bebekler, ilk denediğinizde sevmedikleri bir besini birkaç ay sonra zevkle yiyebilir. Ağız tatları değişebilir. Bu yüzden, ısrarcı olmak yerine aralıklarla denemek daha iyidir.

Bebeklere zorla yedirmek de doğru bir davranış değildir. Bebek ne kadar yemek istediğini kendi belirleyebilir. Sanılanın aksine, hiçbir bebekte kolay kolay açlıktan meydana gelen sorun yaşanmamıştır. Anneler sadece biraz sabretmelidir.

Eğer doktorunuz çocuğunuzun kilosunun normal olduğunu söylüyorsa, siz ne kadar aksini düşünseniz de çocuğunuz yeterli miktarda yemeği yiyordur. Bebeğiniz şekerli tatları meyvelerden veya bebek için hazırlanmış özel tatlılardan alabilir. Bir yaşına, hatta daha da sonrasına kadar bebeği pasta ve çikolata ile tanıştırmanız doğru değildir.

Bebekler için uygun olabilecek yüksek besin değerine sahip ve kontrollü şeker içeren özel tatlı püreleri tercih etmek en doğrusudur. Katı gıdalara geçişte bir diğer konu ise pütür miktarıdır. Gıdayı bebeğe pütürsüz yedirmek yerine, bir miktar pütürlü bırakarak onu alıştırmanız daha iyi olacaktır. İlk önce hafif, küçük pütürlü yedirerek çocuğun buna verdiği tepkiyi değerlendirin ve zamanla pütür miktarını artırın. Böylece büyük lokmalara geçişte daha az sorununuz olacaktır. Ülker Hero Baby Sütlü-Elmalı-Muzlu bebek püresi, yüksek besin değeri ve hoş lezzeti ile, bu geçişi sizin ve bebeğiniz için kolaylaştırabilir.

Bebeğinizin zamanla besin gruplarının her birinden yeterli miktarda yiyebilecek şekilde beslenmesine dikkat etmeniz gerekir.

Bu besin grupları şu şekilde sıralanabilir:

1. Karbonhidratlar
2. Proteinler
3. Yağlar
4. Vitamin ve mineraller

Üç yaşın altındaki her çocuk, günde 5-6 öğün yemek yemelidir. Burada yemekten kastedilen, bir öğünde alınacak meyve suyu ve devam sütü gibi sıvı gıdalar da olabilir. Bunun dışında, bir hastalığın ardından duraksayan büyüme ve gelişimini telafi etmek için, çocuğun bir süre fazladan öğüne gereksinimi olabilir





Bebeklerde Dengeli Beslenme



Bebek beslenmesi, ilk bir yılda çok daha önemlidir.
Bu dönemde beyin gelişiminin %80'i tamamlanırken; vücut yüzeyi 2 kat, vücut ağırlığı da 3 kat artar.
İlk bir yılda yanlış ve yertersiz beslenme, ileriye dönük telafisi mümkün olmayan büyüme ve gelişme bozukluklarına neden olabilir.
Beslenme sadece bebeğin doymuş olması veya sadece et, sadece muz yemesi, sadece süt içmesi anlamına gelmez.

Doğru beslenme, aynı öğünde tüm ana besin maddelerinin, doğru oranlarda verildiği beslenme şeklidir.

Erken dönemde; yani ilk 4-6 ayda anne sütü veya başlangıç biberon mamaları bebeğin besinsel ihtiyaçlarını karşılarken; 4. aydan itibaren, büyüyen bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda ek besin takviyesi gerekir.Bebek beslenme otoritelerinin bilimsel ortak görüşü, anne sütü veya hazır başlangıç mamalarının 4. aydan itibaren büyüme ve gelişme için tek başına yeterli olmadığı ve ek gıdalara yani karma beslenme programına başlanılması gerektiğidir.

Bebek için 4-6 aydan sonra anne sütü yeterli olamamaktadır. Ancak bu, annenin bebeği sütten tamamen kesmesi demek değildir. Ancak gün gelecek ve bebeği tamamen sütten kesmek de gerekecektir.

Bir yaşını geçen bebeklerin anne sütünden besin sağlaması da pek söz konusu değildir. Uzun süreler biberon kullanma veya emme de diş sağlığı açısından zararlı olabilir. Memeden kesme zamanı geldiğinde, olabildiğince kararlı davranmak gerekir. Öncelikle memenin yerine yavaş yavaş değişik besinler konulur ve emzirme gittikçe azaltılır. En sona, gece geç vakit emzirmeyi bırakabilirsiniz. Bebeği bu konuda zorlamayın. Bebek için üzülmenize gerek yoktur, birkaç gün içinde unutacaktır. Anne, memeden kesmeyi bebeği terk etmek gibi duygusal bir sorun haline getirmemelidir. Bebeklerle birlikte geçirilebilecek pek çok vakit vardır.

Bebek ve Beslenmesinde Pratik Tarifler



Yoğurt

1 çay kaşığı yoğurt Hero Baby Devam Maması 2 3 ölçek Hero Baby Devam Maması ve 90 ml suyla hazırladığınız ılık mamaya 1 çay kaşığı yoğurdu ilave ederek mayalayın. Üstünü örtün ve kımıldatmadan 3-4 saat mayalanmasını bekleyin



Kayısı Püreli ve Pekmezli Kahvaltı Saati

25 dakika / 1 kişilik 4-5 adet kuru kayısı 2 yemek kaşığı haşlanmış pirinç Hero Baby Kahvaltı Saati Pekmezli Hero Baby Devam Maması 2 Kuru kayısıları 375 ml sıcak su ile tencereye koyun. Yaklaşık 20 dakika kayısılar yumuşayıncaya kadar pişirin. Pişirme suyunun içinde ezip püre haline getirin. Kahvaltı Saati Pekmezli'yi kutudaki tarife göre Devam Maması 2 ile hazırlayın. Hazırladığınız Kahvaltı Saati Pekmezli'ye kayısı püresinden 1 kaşık ekleyip karıştırın daha sonra kalanını da ekleyip iyice karıştırın.



Elma Püreli ve Peynirli Kahvaltı Saati

10 dakika / 1 kişilik 1/2 elma 20 g yoğurt 20 g vişne reçeli (tanesiz) Hero Baby Kahvaltı Saati Peynirli Hero Baby Devam Maması 2 Kabukları soyulmuş elmayı doğradıktan sonra haşlayın ve suyunu süzdükten sonra çatalla iyice ezin. Kahvaltı Saati Peynirli'yi kutudaki tarife göre Devam Maması 2 ile hazırladıktan sonra yoğurt, vişne reçeli ve elma püresi ekleyip iyice karıştırın.



Meyveli ve Pekmezli Kahvaltı Saati
Pekmezli Kahvaltı
10 dakika/ 1 kişilik

4-5 adet ceviz
1/2 muz
Hero Baby Kahvaltı Saati Pekmezli
Hero Baby Devam Sütü 3

Cevizleri robotta iyice parçalayın.
Muzu dilimleyip çatalla ezin. Kahvaltı Saati Pekmezli'yi kutudaki tarife göre Devam Sütü 3 ile hazırlayın. Hazırladığınız Kahvaltı Saati Pekmezli'ye parçalanmış cevizleri ve ezilmiş muzu ekleyerek iyice karıştırın.

Bebek ve Beslenmesinde Anne Sütü




Emzirme, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en uygun, en doğru beslenme yöntemidir ve anne ile bebeğin sağlığı üzerinde çok özel biyolojik ve duygusal etkilere sahiptir. Bebekler, dört aylık süre içinde sadece anne sütü ile beslenebilir ve bu onlar için yeterlidir.
Bazı anneler, "çocuk susamıştır" gibi endişelerle, özellikle yaz aylarında su vermek ister. Anne sütü, bebeğin su da dahil her tür gereksinimini karşılamaktadır.
Her annenin sütü, kendi bebeğinin gereksinimine göredir. Erken doğmuş bir bebeğin annesinin sütü ile zamanında doğmuş bir bebeğin annesinin sütü de farklıdır.

Anne sütü, bebeği enfeksiyondan korur ve büyümesi için gerekli tüm besinleri içerir. Temizdir. Ucuzdur. Hemen hemen tüm kadınlar emzirebilir. Bebeğin emmemesi gereken tıbbi durumlar da vardır.


Anne sütü verilmesinin mümkün olamadığı bazı durumlar vardır. Bunlar arasında:

  • Meme başı şekil bozukluğu
  • Meme iltihabı
  • Bebekte metabolik bozukluk
  • Annenin hastalığı (kalp, böbrek yetmezliği, tüberküloz...) yer alır.


Anneler duygusal açıdan emzirmeye hazırsa, sütleri genellikle yetecektir. Bu konuda duyacağınız endişe, sütünüzün azalmasına neden olmaktan başka bir şeye yaramaz.

Doğumun hemen arkasından bebekle yakın temas önemlidir. Sık sık emzirerek sütün miktarı artırılabilir. Doğumdan hemen sonraki dönemde, bebeği her istediğinde emzirin. Genellikle bu 2-3 saatte birdir. 4-6 haftalıktan sonra bu süre biraz daha açılabilir.

Emzirme sırasında bebeğin doğru tutulması önemlidir. Doğum yaptığınızda, bebeğin tutuluşu ile ilgili olarak hemşirelerden de yardım isteyebilirsiniz.

Doğru tutuş meme başı çatlaklarını önleyecek, bebeğin gazının olmamasına yardım edecek ve bebek için daha sağlıklı olacaktır.

Bebekler 45 derecelik bir açı ile tutulmalıdır. Meme başı ve etrafındaki kahverengi bölümün tamamının bebeğin ağzında olması önemlidir. Sadece memenin uç kısmının bebeğin ağzında olması yanlıştır.

Emzirmede dikkat edilecek noktalar:

  • Emzirmeden önce ellerinizi yıkayın.
  • Emzirmeden önce meme başının etrafını temiz su ile silebilirsiniz. Karbonatlı su, sabunlu vs. kullanmayın. Bebek ve siz rahat bir pozisyonda olun. Sırtınızı bir yere dayayın.
  • Bebeğin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır. Bebeğin başı kolunuzun iç kısmında olmalı ve aynı kolla bacakları kavranmalıdır. Böylece bebekle göz teması da sağlamış olursunuz.
  • Elinizle göğsünüzü tutun. Kahverengi kısma dokunmayın.
  • Bebeğin ağzının ucuna elinizle veya meme ucunuzla dokunun. Bebek ağzını açınca etrafındaki kahverengi kısımla birlikte meme ucunu bebeğin ağzına yerleştirin. Bebeğinizi, istediği kadar emzirin.
  • Gece emzirmek de hem sütünüzün azalmasını hem de süt birikmesi ile oluşabilecek rahatsızlıkları önler. Bebek de geceleri aç kalmamış olur.
  • Bebekler bazen 5-10 dakika, bazen de yarım saat emebilir. Her emzirmede, her iki memeyi de emzirin. Bir sonraki emzirmede, en son emzirdiğiniz memeden başlayın. Aylık kontrollerde bebeğin yeterli kilo aldığı görülüyorsa, sütünüz yeterli demektir.
  • Memeyi bebeğinizin ağzından çekerken vakumlamasını önlemek için, serçe parmağınızı bebeğin ağzının kenarına sokun ve daha sonra memeyi ağzından çekin.
  • Her beslenmeden sonra bebeğinizin gazını çıkarın. Bunu, bebeği omzunuza dik olarak dayayarak ve yavaşça sırtını sıvazlayarak yapabilirsiniz. Omuzunuza koyacağınız temiz bir örtü ile bebek hem giysinize yaslanmamış olur hem de beslenmeden sonra dışarı çıkabilecek bir miktar besin nedeniyle giysiniz kirlenmemiş olur.
  • Çalışan anneler, sütlerini sağarak sütlerinin azalmasını önleyebilirler. Anne sütü, oda sıcaklığında 8 saat, buzdolabında 2 gün bozulmadan kalabilir. Ancak bebek bir kez saklanan sütü emerse, yarım saat içinde tüketmek gerekir.
  • Meme başında çatlak olursa emzirmeyi kesmemek gerekir. Bebek emdikten sonra bir parça sütü meme ucunda bırakın ve memenize sürün. Emerken çok acı çekiyorsanız, birkaç gün sağın, temiz kapta toplayın ve kaşıkla bebeğe verin.
  • Annelerin de emzirme döneminde dikkat etmeleri gereken durumlar vardır. Bunların en önemlilerinden biri, annenin hamileliği boyunca olduğu gibi, emzirirken de sigara içmemesi gerektiğidir. Aslında bebek bulunan evlerde, başka bir odada dahi olsa, sigara içmek bebeğin sağlığı açısından oldukça zararlıdır. Annenin vücudu hamilelik döneminde ve doğumda bazı kayıplar yaşayacaktır. Bunların takviyesi için, annenin beslenmesine dikkat etmesi çok önemlidir.

Beslenmede dikkat edilecek noktalar kısaca şunlardır:

  • Emziren anne günde en az iki bardak süt içmeli; yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinden tüketmelidir.
  • Besin ve enerji gereksinimini karşılamak için her öğünde tahıl, et, tavuk, balık, yumurta gibi yiyecekler yemelidir.
  • Yeterli miktarda meyve ve sebze yemelidir.
  • Doktorunun da önerisiyle vitamin, mineral içeren takviye ilaçları alabilir.

Emzirmenin mümkün olmadığı durumlarda nelere dikkat etmeliyiz?

Öncelikle unutmamak gerekir ki, bebekler asla inek sütü içmemelidir. İlk bir yıl inek sütünün kullanılmaması gerektiği, artık tüm dünyada bilimsel çevrelerde kabul edilen bir gerçektir ve bebek sağlığı için sakıncalar içerir

Bebek ve Beslenmesinde İnek Sütü



4. aydan itibaren bebeğinizin beslenmesine süt ve katı gıdalardan oluşan karma beslenme programı ile devam ederken, çok önemli olan ancak ülkemizde birçok kişinin hâlâ bilmediği bir hususa dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Bebeğin ilk bir yılda; hatta ilk 24 ayda kesinlikle almaması gereken inek sütü (pastörize süt veya UHT sütler) hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.

İnek Sütünün Sakıncaları

İnek sütünün yüksek protein ve mineral içeriği, bebeğin henüz olgunlaşmamış böbreklerine aşırı yük bindirir.

İnek sütü kullanımı, barsak içi kanamalara yol açacaktır. Bu da bebeğin kansız kalmasına (anemi) neden olur.

İnek sütündeki demir, anne sütündekinden farklıdır. Bu iyi emilen bir demir değildir. Bunun sonucunda, demir eksikliği anemisi (kansızlık) ve gelişme geriliği olur.

İnek sütündeki iyot ve çinko miktarları çok az olduğu için, bebeğin zihinsel gelişmesi olumsuz etkilenir.

İnek sütünde D vitamini çok azdır. Bu da raşitizm (kemiklerin düzgün gelişememesi) denilen hastalığa neden olur.

İnek sütü, bebeğin vitamin ihtiyacını karşılayamaz. Bu da büyümede yavaşlamaya neden olur.

Esansiyel yağ asitleri açısından çok fakir olduğu için beyin ve göz gelişimi geri kalır.

İnek sütü alan bebekler, daha fazla mineral almalarından dolayı, "susuz kalma" diye tabir edilen dehidratasyona yatkın olmaktadır.

En önemli sakıncalardan biri de, inek sütü ile beslenen bebeklerde allerji riskinin çok daha fazla olmasıdır.